73 yılında Bizantion Roma'nın
Bithynia-Pontus eyaletine bağlandı. İmparator Vespasianus kentin
gelişimine katkıda bulundu. 193 yılına gelindiğinde, Roma İmparatoru
Septimus Severus, Partlar'ın tarafını tutan Bizantion'u kuşatarak kenti
yağmalayıp, surları da yıktırdı. Daha sonra ise surları yeniden inşa
ettirip, kenti imar etti. Yeni binalarla sokakları düzenledi. Hipodrom
inşaatını başlattı. 269'da kent bu defa Gotlar'ın saldırısına uğradı.
Zafer kazanan Gotlar, deniz kıyısına yakın bir yere sütunlarını
diktiler. 313'de Nicomedialılar kenti ele geçirdiler. I. Constantinus,
Nicomedialılar'la yaptığı savaşı kazanarak kenti geri aldı. Roma
İmparatorluğu'nun Başkenti (324 - 395) Bizantion Roma'nın Doğu'sunun
yönetim merkezi olarak seçildi. Bu yeni konumu, kentin dünya kültürü ve
siyaseti içindeki önemli rolünü de belirledi. I. Constantinus (324-337),
Romalı soyluları Bizantion'a çağırarak kentin Romalı nüfusunu artırdı.
Yeni başkentin konumuna yakışır bir imar hamlesi başlatıldı. Limanlar ve
su tesisleri yeniden düzenlendi. Kent içi su dağıtım sistemlerinin
temelleri atıldı. Savunma için yeni bir sur yaptırıldı. Septimus
Severius'un başlattığı hipodrom inşaatı tamamlandı. 100 bin kişilik
hipodromun genişliği 117, uzunluğu ise 480 metreydi. Hipodrom
duvarlarının üzeri çok sayıda heykelle süslüydü. En önemlisi de at
heykelleriydi. Kentin Latinler tarafından istila edilmesiyle bu at
heykelleri Venedik'e, San Marco Meydanı'na taşındı. Hipodrom'daki
(Sultanahmet Meydanı) imparatorluk sarayı (Sultanahmet Camisi'nin
bulunduğu alan) ve anıtsal ibadethaneler, akropolis (Topkapı Sarayı'nın
bulunduğu yer) yapıldı. Önceleri Nea (Yeni) Roma adı ile anılan kenti,
I. Constantinus kendi adıyla özdeşleştirdi. 11 Mayıs 330 tarihinde
kentin adı Constantinopolis olarak ilan edildi. Önce Aya İrini, ardından
360 yılında da Ayasofya kiliselerini yaptıraran
I. Constantinus, kenti Hırıstiyan
dünyası için önemli bir merkez haline getirdi. Bizans İmparatorluğu
Dönemi (395 - 1204) 476'da Batı Roma'nın yıkılmasından sonra Doğu Roma
İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu'na dönüşmüş ve İstanbul da, bu yeni
imparatorluğun başkenti haline gelmiştir. 6. yüzyılın ortaları, Bizans
İmparatorluğu ve İstanbul için yeni bir yükseliş döneminin
başlangıcıdır. İmparator I. Jüstinyen yönetimindeki bu dönemde daha önce
tahrip edilmiş olan Ayasofya bugünkü haliyle yeniden inşa edilmiş,
543'lerde kentte görülen ve nüfusun yarısının ölümüne sebep olan veba
salgınının izleri silinmiştir. 7, 8 ve 9. Yüzyıllar İstanbul için
kuşatılma yılları oldu. Yedinci yüzyılda Sasaniler ve Avarlar'ın
saldırısına uğrayan kenti, sekizinci yüzyılda Bulgarlar ve Müslüman
Araplar dokuzuncu yüzyılda ise Ruslar ve Bulgarlar kuşattılar. Latin
İstilası (1204 - 1261)İstanbul, Haçlılarla ilk olarak 1096’da tanıştı.
İmparaator Aleksios 1071’de Malazgirt’te kaybedilen toprakları
alabileceğini umarak bu ilk Haçlıların gelmesine sevindi. Sözde,
Müslümanlardan alınan topraklar Bizans’a verilecek, Bizans da Haçlıları
destekleyecekti. Ama Haçlılar buna uymadılar ve 1099’da Kudüs Latin
Krallığı’nı kurdular. İstanbul halkı Haçlıları hiç sevmedi ve sürekli
tepki gösterdi. Bu arada Haçlı seferleri devam etti ve dördüncü sefer,
İstanbul’un işgali ve paylaşılması ile sonuçlandı. O dönemde Bizans’ta
bir taht kavgası yaşanmaktaydı. Bunu fırsat bilen Haçlılar,
Venedikliler’in de yardımıyla Haliç’e girdiler. Saldırı 9 Nisan’da
başladı ve 13 Nisan 1204’de şehir ele geçirildi.
Üç gün boyunca benzeri görülmemiş
bir barbarlıkla İstanbul yağmalandı ve insanlar katledildi. Ayasofya’da
dahil olmak üzere bütün anıtsal yapılar tahrip edildi, yüzlerce yıllık
yazma kitaplar yakıldı. Birçok değerli Bizans eseri Avrupa’ya taşındı.
Bu üç günün sonunda yağma düzenli hale getirildi ve Bizans, Haçlılarla
Venedikliler arasında paylaşılarak bir Latin İmparatorluğu kuruldu. Bu
dönemden sonra İstanbul sürekli küçülmeye ve fakirleşmeye başladı.
Şehrin soylu ve zenginleri İznik’e göç etti. Latin İmparatorluğu sadece
İstanbul ve yöresinde egemenlik kurabildi. İznik (Nikia), Trabzon ve
Yunanistan’daki Epiros’ta bir Bizans muhalefeti gelişti. 1254 yılına
gelindiğinde Latin İmparatorluğu çepeçevre kuşatılmıştı. Bu esnada
İstanbul çok fakirleşmiş, hatta Latin İmparatoru II. Baudouin ısınmak
için sarayının ahşap bölümlerini yakacak olarak kullanmaya başlamıştı.
Nihayet 1261 yılında Palailogos Hanedanı İstanbul’u tekrar ele geçirdi
ve böylece İstanbul’daki Latin dönemi sona erdi İkinci Bizans Dönemi
(1261 - 1453) İstanbul’da ikinci Bizans Dönemi, Palailogos Hanedanı’nın
1261 yılında İstanbul’u Latinlerden geri almasıyla başlar. Ama bu dönem
boyunca, İstanbul eski önem ve özelliğini bir daha kazanamayacaktır.
Latinler tarafından bütün zenginlikleri talan edilen kent, bu süreç
içerisinde bir ticaret merkezi olma vasfını da tamamen kaybetmişti. Bu
durumun olumsuz etkileri İkinci Bizans Dönemi boyunca devam edecek ve
bütün ticari üstünlüklerini tamamıyla Galata’ya kaptıran İstanbul,
etrafı surlarla çevrili bir tarım kenti haline dönüşecektir. Bu dönem
boyunca elde ettiği imtiyazlar sayesinde, Galata İstanbul’dan daha
önemli bir kent haline gelmiştir.
13 Haziran 2013 Perşembe
İstanbul İli Tarihi Eserleri 2
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız
Mutluluk Duyarız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder