Sultan Orhan Gazi zamanında feth
olmuş iken fetret-i Timur’da giru ağyar eline girmişdir. Hâlâ İstanbul
Tekfurınun tasarrufundadır.
Anlar yine tekrar feth olınub evkaf ta‘yin olınsa ma‘kul olurdı
dediklerinde Sultân-ı âlişân bu tedbiri istihsan edüb (Timurtaş oğlı Ali
Beğ’i) bir mıkdar asker ile mezkûr olan kal‘aların teshîrı içün irsal
eylediler (Hereke) kal‘asına ki yakın vardılar içinde olan a‘dâ haberdar
olıcak İstanbul’a firar etmeğin hisarı hâli bulub zabt etdiler andan
Eski Geğbûze’ye varılub ahâlisi inad ve muhâlefet semtine sâlik olmaları
ile yağma ferman olınub bi’l-ahere ol dahi dâhil-i kabza-ı tasarruf
oldı. Yakınında (Taruca) nam hisarda mütemekkin olan a‘dâ sultân-ı
kâmkâr itâ‘atin ihtiyar edüb ahd u eman ile teslîm-i hisar etdiler.
Andan Kartal ve Pendik feth olınan mevâzı‘a nezdîk olmağla anlar dahi
zabt olınub cümlesi evkâf-ı imâret-i sultâniye olmuşdır. Ol etrâfın
düşmanı İstanbul’a gâyet karîb olmağla gâh ol cânibe ve gâh bu cânibe
mutâba‘at ederler idi. Akibet zuhûr-ı câh ve celal ve tulû‘-ı kevâkib-i
ikbal sultan Gâzi Ebu’l-feth ve’l-Meğâzi Sultan Mehmed Hân ibn-i Sultan
Murad Hân aleyhi’r-rahmeti ve’r-rıdvân şehr-i mezbûrı feth etdikden
sonra külliyet ile tâbi‘ oldılar.
Osmanlı döneminde Tuzla, doğuya giden yol güzergahında bulunduğu için
bir konaklama yeri olarak kullanılmıştır. Kayıtlarda Tuzla Menzili
adıyla geçen bu konaklama yeri sefere giden ordunun da konaklama
yeriydi. 1730 tarihli hükümde İran seferine çıkan ordunun konaklama
yerleri zikredilirken Tuzla menziline yer verilmiştir.
Üsküdar ve İznikmid kadılarına ve Der-sa‘âdetden mübâşir ta‘yîn olınan
...
zîde kadruhûya hüküm ki:
İnşâllâhu’l-meliki’l-müte‘âl işbu sâl-ı meymenet-iştimâlden şark
seferine bi’z-zât hareket-i hümâyûnum olduğına binâen esnâ-yı tarîkda
ordû-yı hümâyûnumun nüzûl ideceği menâzilün kaçar sâ‘at oldığı tetebbu‘
olındukda Üsküdar'dan Maldepe üç sâ‘at Maldepe'den Tuzla dört sâ‘at
Tuzla'dan Dilöni dört sâ‘at ve Dilönü'nden Hıyârlı (Çınarlı?) menzili
yedi sâ‘at ve ândan İznikmid iki buçuk sâ‘at mesâfe oldığı ihbâr olınub
lâkin ordû-yı hümâyûnum ile bile bulınan tavâyif-i askeriyyenün vaz‘ı
yedi sâ‘at mesâfeyi tayy u kat‘ zahmet ve meşakkat çekilecekleri bedîhî
olduğına binâen zikr olınan menâzili sûret-i i‘tidâle ifrâğ eylemek
lâzıme-i hâlden olduğından inşâllâhu te‘âlâ Tuzla menâzilinden hareket
olındukda Dilöni menziline konılmayub bir sâ‘at veyâhûd iki sâ‘at
geçilüb ilerüye konılmak tasmîm olınub sulu bir mahall olmağla muhtâc
idüği zâhir olmağla siz ki kadılar ve mübâşir-i mûmâ ileyhsiz imdi işbu
emr-i şerîf-i âlîşânum vusûlinde inşâllâhu te‘âlâ ordû-yı hümâyûnum
Tuzla menzilinden hareket eyledükde Dilöni menziline konılmayub bir
sâ‘at veyâhûd iki sâ‘at ilerü geçilüb konılmağa münâsib sulu mahall var
olmadığı ve oldığı sûretde dahi Tuzla'dan kaç sâ‘at mesâfe olmak olur
cümle ma‘rifetiyle gereği gibi tefahhus olınub ihbâr olınan mahallün
ismini ve Tuzla ile mâbeyninde olan mesâfenün sâ‘ati her ne mikdâr ise
alâ sıhhatihî arz u i‘lâm olınmak bâbında fermân-ı âlî sâdır olmağın
mûcebince yazıla deyu fermân-ı şerîf olınub şürûtıyla emr-i şerîf
yazılmağa tezkire verildi.
Fî 12 Muharrem sene 1143 [28 Temmuz 1730].
Tuzla, Osmanlı sultanlarının av mahalleri arasında idi.
Osmanlı sultanları Yakacık, Soğanlık,
Tuzla, Samandıra ve Gebze civarında avlanıyorlardı. Buralardan izinsiz
ağaç kesmek ve avlanmak yasaktı. Konu ile ilgili bir hükümde şöyle
bahsedilmektedir;
Üsküdar kadısına hükümki:
Kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân hâssa tazıcıbaşı Abdullâh zîde kadruhû
Südde-i sa‘âdetüme arz-ı hâl edüb Üsküdar havâlîsinde ve nevâhîsinde
mu‘tâd-ı kadîm üzre şikâr-ı hümâyûn olınacak mahallerde Üsküdar
muzâfâtından Yakacık ve Soğanlık ve Tuzla vesâyir karyelerden ba‘zı
kimesneler hufyeten avlanub ve ba‘zıları dahi müceddeden (...) orman
olan eşcârı kat‘ ve şikâr-ı hümâyûn olınmasında küllî zararları olmağla
bundan akdem tazıcıbaşı olanlar bu makûleleri men‘ edegelmeleriyle bu
dahi men‘ murâd eylediğinde memnû‘ olmayub ve bundan akdem gayri taraf-ı
hümâyûnum ancak kendüden şikâr taleb olındukda Üsküdar havâlîsinden
Samandıra ve Gekbuze'ye varınca sayd-ı şikâr içün âdemler? çıkarılmak
dahi mu‘tâd-ı kadîm iken kimesne çıkmayub ol vechile bu muzdaribü’l-hâl
olduğın bildürüb bâlâda tahrîr olınan karyelerden kadîmîsi üzre sayd-ı
şikâr içün âdem çıkarılub ve kadîmden taraf-ı hümâyûnum içün sayd-ı
şikâr olınagelen mahallerde kimesneye sayd-ı şikâr etdürilmeyüb men‘ u
def‘ olınmak bâbında emr-i şerîfüm recâ eylediği ecilden vech-i meşrûh
üzre mu‘tâd-ı kadîm ve olageldiği üzre zikr olınan kurâ ahâlîsi
şikârgâhî çıkarılub ziyâde
tavşan sayd eylemeleriyçün tenbîh ve
hilâfına hareket idenler men‘ olınmak içün yazılmışdur.
Fî evâhir-i Cemâziyelevvel sene 1138 [25 Ocak- 3 Şubat 1726].Tuzla'da
Osmanlı döneminde eğitim müesseseleri teşekkül etmişti. 10 Mart 1907
tarihinde Tuzla'da kız ve erkek çocuklarına ait Rum Mektebi’nin yeniden
yapımına izin verilmiştir. Bunun da etkisiyle 27 Haziran 1907 tarihli
yazı ile temel dinî bilgilerini öğrenmekten mahrum ve fakir bir durumda
bulunan Tuzla Köyü Müslüman halkının çocukları için mektep açılması
gündeme getirilmiştir.
Milli Mücadele yıllarında Tuzla'nın Müslüman ahalisi büyük sıkıntılar
yaşamıştır. Bu acı tablonun bazı karelerini yansıtan belgeleri belgeler
kısmında yayınladık. Tuzla'da oturan Rum ahalinin Yunanlılarla açık
işbirliğine rağmen Türk nüfus birlikte yaşamayı sürdürmüştür. Burada
Osmanlı'nın son yıllarına kadar Rum ve Türk nüfus birlikte yaşamıştır.
Tuzla'da Rumlar, Türklere göre nisbeten fazla idi. Lozan Antlaşması ile
Selanik'ten gelen Türklerin Tuzla'ya yerleşmesi ile Rumların çoğunluğu
Yunanistan'a gitmişlerdir. Tuzla'da yedi kilise ve Padişah 1.Ahmet
zamanında yapılan bir camii tarihi eser olarak bulunmaktadır. Orhanlı
Köyü ve Aydınlı Mahallesi de Tuzla'nın en eski yerleşim
birimlerindendir.
2 Temmuz 2013 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız
Mutluluk Duyarız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder